
KUZUUM, NAAPANN ? :))
Bu yaz; kelimenin tam anlamı ile leyleği havada gördük :)
Eşim de ben de uzun zamandır tatil yapmamanın verdiği yorgunluğu ve keyifsizliği yaşıyorduk epeydir.
Üst üste gelen bu tatiller bize o kadar iyi geldi ki anlatamam… Zaten benim çok anlatmama gerek yok, fotoğraflar her şeyi anlatacak size :)
Yorucu Kilis gezisinin ardından, Erdek’te dinlenmiş ve inanılmaz güzel enerji depolamıştık aslında, annem sağ olsun bir hafta boyunca, benimde, yeni gelininde elini sıcak sudan soğuk suya değdirmedi :)
Döndükten birkaç gün sonra; “bu tatiller bizi bir yıl idare eder” diyorduk…
Sevgili Yaşar; arayıp; “itiraz istemiyorum, Cuma Kıbrıs’a gidiyoruz, benim davetlimsiniz” dediğinde ise sanki birkaç gün önce tatilden dönmüş olan biz değildik, içimizi tekrar tatil heyecanı kaplayıverdi :)
Hatta öyle bir heyecan ki bu, döndüğümüzden beri tekrar ne zaman gidebiliriz, en uygun uçak bileti ne zaman olur acaba, nerede kalırız diye internette dolaşıp duruyoruz, kısmet olursa bayramdan sonra tekrar gitmek niyetimiz, bakalım :)


Kıbrıs’a ikinci gidişim ve ilk gidişimde öyle kötü anılar ile ayrılmıştım ki; “bir daha asla gitmem” demiştim. Kaldığımız otel çok eski idi, personeli hatta tüm Kıbrıs halkı inanılmaz asık suratlı idi ve yemekleri hiç damak tadıma uymamıştı vs. vs.
Ama bu gidişimde bütün kötü düşüncelerim silindi, az önce dediğim gibi “tekrar ne zaman gideriz” hayalleri kurmaktayız :)
Düşüncelerimin değişmesinde otelin çok büyük etkisi oldu, bu nedenle Merit Crystal Cove Hotel’in tüm personeline buradan tekrar sevgilerimi gönderiyorum.
Birde bizi çok kaliteli bir rehberlik hizmeti ve güler yüz ile gezdiren taksi şoförümüz var tabi ki :)
Otel son derece konforlu ve yemekleri çok lezzetli idi.
Ama hepsinden önemlisi personelin tamamının, saygılı, cana yakın ve güler yüzlü olması idi.
Kendimi bir otel müşterisi gibi değil, çok değer verilen bir misafir gibi hissettim sürekli, e insan tatilde daha ne ister :)
İskelesi çok şık, denizi ise inanılmaz derecede temizdi.
Herkese gönül rahatlığı ile öneririm.


Odamızın manzarası ise muhteşemdi, günün her saati ayrı güzel fotoğraf veriyordu. Özellikle gün batımında ve gece…

Gün batımı manzaraları da yine balkonumuzdan, eşim hiç boş durmuyor, görüyorsunuz :)


Fotoğraflar arasından seçim yaparken o kadar zorlanıyorum ki her seferinde, hepsi birbirinden güzel…

Tatilimiz fazla uzun olmadığı için şehir turunu kısa tuttuk. Bellapais ve Mavi Köşk’e gittik, Maria’nın Küp Kebabı’nı yedik.
Tur belki kısa idi ama gittiğimiz iki yer de o kadar harikaydı ki, onları size ayrı ayrı yazılarda ve uzun uzun anlatmaya karar verdim :)


Bellapais Manastırı çevresindeki sokaklar.

Yalnızca Rum’ların oturduğu bir Rum mahallesindeki; Kilise…
Oldukça görkemliydi.

Yaşar Kıbrıs’a daha önce defalarca gittiği için, müthiş yerler keşfetmiş. Uzun süre Kıbrıs’ta yaşayan kişilerin bile duymadığı ya da gitmediği çok özel mekanlar.
Mavi Köşk bunlardan biriydi ve size uzun uzun anlatacağım Mavi Köşk’ü.
Diğeri de Maria’nın Küp Kebabı…
Yorgo Kasap Restoran; tam bir aile lokantası. Sahibi (muhtemelen Yorgo’nun eşi ya da kızı) her şeyle kendisi ilgileniyor, tüm yemeklerin hazırlanması, ekmeğin, yoğurdun, turşunun, zeytinin, zeytinyağının yapımı… Hepsi Maria’nın elinden.
Ayrıca çok ama çok güler yüzlü, Kıbrıs ile ilgili düşüncelerimi değiştirenler arasında o da var :)

Yemek öncesi gelen her şey o kadar lezzetliydi ki, anlatamam. Salatanın yağına ekmek banmak, mantar, turşu, kırma zeytin, off inanın şu anda yazarken bile ağzımın suları feci durumda :))

Hem önden gelenler ile büyük ölçüde doymuştuk, hem de Kıbrıs’ın sıcağında bu büyüklükteki bir eti nasıl yiyeceğiz endişesi vardı önce.
Ama etten bir lokma aldım ve nasıl bitti hatırlamıyorum… Üç saat boyunca toprak kapta ve ateşin içinde pişen bu et, çatalı değdirdiğiniz anda iplik iplik dağılıyordu.
Zaten ben çatalı falan bırakıp, elle yedim kendisini :)
***
Kıbrıs gezisi; genel hatları ile böyle.
Sonuç; ben artık Kıbrıs’ı çook seviyorum kuzuum, gene gidecek, hep gidecek ben :)